Yüzlerce orkinos kıyıya vurdu: Altından ne çıktı

Son zamanlarda ortaya çıkan sosyal medya paylaşımlarında orkinos balıklarının kıyıya vurduğu veya denizde ters yattığı görüldü. Yapılan paylaşımlarda, 300 civarında orkinosun canını kaybettiği belirtilirken, Çeşme’den gelen bir görüntü daha bu olayı Odatv’nin gündemine taşımasına vesile oldu.

Odatv’ye konuşan hidrobiyolog Levent Artüz, Marmara Denizi’ndeki kirlenmenin müsilaja uğramasının ardından, müsilajın Vibrio bakterileri tarafından parçalandığını; bu bakterilerin ise, akıntılar yoluyla diğer denizlere akarak o denizlerdeki balıklara zarar verdiğini belirtti.

Artüz’ün açıklaması şöyle oldu:

“‘Kıyıya vurduğu’ haberi yapılan orkinoslar, besleme kafeslerinden atlayarak ve/veya herhangi bir sebeple kaçan bireylerdir. Bunların nasıl kaçtığı, kanımca çok da önemli değil. Asıl sorun, burada tüm bu olgunun altında yatan sebeptir. Bu durum, oldukça karmaşık bir zincirin tezahürüdür. MAREM (Marmara İzleme Projesi) olarak süreci bir anlamda tahmin ettiğimiz ve bu ve buna benzer olguların beklentisi içinde olduğumuz için 2022 senesinden beri konu ile ilgili bir ön çalışma yapma imkânı bulduk. İmkânsızlıklardan dolayı her ne kadar yaptığımız çalışma, sorunun çözümünden çok 2022 senesindeki öngörülerimizi doğrulamak amacıyla yapılmış olsa da sonuçlar bizim açımızdan çarpıcıdır. Ben size süreci anlatayım; zaten problemin temel sebebi ortaya çıkacaktır.

MARMARA DENİZİ VURGUSU

Fırsat bulduğumuz her seferde, 1989 senesinde “Haliç gözlerimin renginde olacak” sloganı ile başlatılan İstanbul kentinin kanalizasyon projesinin “cin fikirler” doğrultusunda palyatif çözümlere evrilmesi ve “derin deniz deşarjı” adı altındaki uygulamanın yaygın hale getirilmesi sonucunda Marmara Denizi’ne kalıcı ve telafisi zor, hatta imkânsıza yakın zararlar verildiğini vurguladık.

Marmara Denizi genelinde 1989 senesinden beri yapılan ve adına “derin deniz deşarjı” denilen işlem, gerçekte bir derin deniz deşarjı değildir. Marmara Denizi’nin özgün oşinografik yapısı dolayısıyla, hâlihazırdaki uygulamanın, en ufak bir benzerliği bile olmayan gerçek derin deniz deşarjını burada uygulama imkânı bulunmamaktadır.

Marmara Denizi ve boğazlarında gerçekleştirilen deşarj işlemi, gerçekte Akdeniz yönünden gelip tüm Marmara Denizi’ni kat ettikten sonra, en iyi şartlar altında sadece yüzde 10’u Karadeniz’e ulaşan alt akıntının, arıtılmamış atıkları seyreltmek ve Karadeniz’e yollamak için “taşıyıcı bant” olarak kullanılmasından ibarettir.

DENİZANASI PATLAMALARI, BALIK ÖLÜMLERİ…

Ne yapıldığı anlaşılmasın diye buna “derin deniz deşarjı” diye bir ad uydurulmuştur. Yani mevcut sistemde, arıtılmamış olarak deşarj edilen atıkların seyrelmesi ve Karadeniz’e taşınacağı umulmaktadır. Zaten yasal düzenleyici metinlerde de bu yöntem “bertaraf” olarak geçmektedir. Marmara Denizi’ni öldüren, bugünkü hâle getiren de bu “Zihni Sinir Prosesi”dir. Bu denizlerimizi mahvetme sürecinin kırmızı sular (red tide), denizanası patlamaları, balık ölümleri gibi süreğen unsurlarını burada tekrarlamayacağım.

Bu sürecin son halkalarından birini, hatta “tüy dikme” olarak niteleyebileceğimiz olgu ise, gerçekte Ege Denizi’ne akan ve dünyanın en kirli akarsularından biri olan Ergene Nehri’nin kirletici unsurlarının toplanıp, devasa borular ile yer altından 50 kilometre taşınarak, Tekirdağ/Yenice açıklarından, yine “derin deniz deşarjı” adı altında, 4 kilometre açığa ve 47,5 metre derine basılmasıdır. Bu olgu sonucunda da 2021 senesinde Marmara Denizi genelinde masif müsilaj agregat oluşumunu yaşadığımızı hatırlayabiliriz.

Masif müsilaj agregat oluştuktan sonra, tüm organik materyallerde olduğu gibi bakteriyolojik olarak parçalanmaya uğradı. Bu zaten beklenen bir olguydu ve MAREM olarak bunu o zamanlar defalarca belirttik. Ancak bu kütleyi parçalayan bakterilerin Vibrio grubu bakteriler olduğunu da o dönemde yaptığımız çalışmaların sonucu olarak ortaya koyduk. Söz konusu bakteriler, müsilaj kütlesinin büyüklüğü oranında Marmara Denizi’ndeki konsantrasyonlarını ciddi şekilde artırdı.

Bu dönemde, bir sene boyunca, ticari öneme sahip beş balık türünde 8 bin örneği kapsayan bir çalışma yürüttük. Bu çalışma sonucunda ortaya çıktı ki, neredeyse tüm örnekler hastaydı. Hastalık ise Vibrio spp. kaynaklı alkolik olmayan karaciğer yağlanması (NAFLD – Nonalcoholic Fatty Liver Disease) idi. Bunu hem uluslararası hem de MAREM rapor ve kitaplarında yayınladık. Hatta TBMM Müsilaj Komisyonu toplantılarında gündeme geldi ve Çevre Bakanlığı bu durumdan haberdar olduğunu dile getirdi; bu da tutanaklara geçti.

‘ÖNCEDEN UYARDIK’

Aynı şekilde, yakın zamanda Sözcü gazetesindeki bir haberde, Karadeniz, Akdeniz ve Marmara Denizi’nde Vibrio parahaemolyticus ve Vibrio vulnificus bakterilerinin bulunduğu, ancak “zararının olmadığı(!)” yönünde, yine Çevre Bakanlığı kaynaklarına dayandırılan bilgiler yer aldı. Biz o zamanlar bu bakteriyolojik olgunun denizlerimiz için çok ciddi bir pandemi olduğunu defalarca yayınlar, raporlar ve beyanatlarla belirtmiştik. Marmara Denizi’nin özgün hidrografisi dolayısıyla ve göçmen balıklar yardımıyla, bu bakterilerin beslenme zinciri boyunca diğer komşu denizlere de yayılacağını açıkça ortaya koymuştuk.

Bu hastalık, balıklarda karaciğerin yağlanması ve fonksiyonunu kaybetmesi şeklinde gözlenen, balık metabolizması bağlamında çok hızlı ilerleyen bir yapıya sahip. İlk orkinos ölümleri ile birlikte, tezimizi test etmek üzere kıyıya vuran bir orkinostan karaciğer örneği edinebildik ve ilk çalışmalarda, durumun tam da tahmin ettiğimiz gibi olduğu ortaya çıktı.

‘KISACASI’

Kısaca: kirlenme müsilajı yaptı, müsilajı Vibrio bakteriler parçaladı, Vibrio bakteriler balıkları hasta etti, bu bakteriler hem akıntılar hem de hasta balıklar ile komşu denizlere taşındı; komşu denizlerdeki balıklar da artık ölümcül şekilde hastalanmaya başladı. Durumun özeti budur ve bu, 2022 yılında yayınlanan Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi Projesi 2021 Senesi Çalışma Verileri: 2021 Dönemi Masif Müsilaj Olgusuna Bağlı Oşinografik-Hidrografik-Biyolojik-Kimyasal-Mikrobiyolojik-İhtiyolojik-İhtiyopatalojik İstasyon Çalışmaları isimli kitapta da açıkça belirtilmiştir.

O zamandan beri ısrarla belirttiğimiz gibi, bu konu ile ilgili olarak çok detaylı çalışmalar yapılması gerekmektedir. Yakın bir gelecekte bu üç tarafı dört farklı deniz ile çevrili ülkede, yiyecek deniz ürünü bulamayacağız; hem de bulabildiklerimiz bizi hasta etmeye başlayacak.”

Related Posts

Özkök 20 yıl önceki o toplantıyı yazdı: Erdoğan’ın kaybettikleri

Gazeteci Ertuğrul Özkök, son yazısında 20 yıl önce 2005’te çekilen bir fotoğraf üzerinden, Erdoğan’ın aydın desteğini nasıl kaybettiğini ve Türkiye’de aranan adalet arayışını kaleme aldı.

Şampiyonlar Ligi’nde bu hafta hangi maçlar var? Fenerbahçe kritik rövanşa çıkıyor

Temsilcimiz Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi 3. eleme turu rövanşında sahasında Hollanda ekibi Feyenoord’u ağırlayacak. İlk maçı 2-1 kaybeden sarı-lacivertliler, Chobani Stadı’nda taraftarı önünde tur bileti için sahaya çıkacak. Futbolseverler ise Şampiyonlar Ligi’nde bu hafta oynanacak olan maçların programını merak ediyor. Peki, Şampiyonlar Ligi’nde bu hafta hangi maçlar var?

Eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın için Meclis’te cenaze töreni düzenlendi

Törende CHP lideri Özgür Özel, eski CHP Başkanı Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Bahçeli de yer aldı

İsrail ordusuna Avrupa’da geçit yok: Tatile giden asker için suç duyurusu

Slovenya basınının aktardığına göre İsrail’in saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi’ndeki Netzarim Kavşağı’nda görevli bir asker hakkında suç duyurusu yapıldı.

Avukat Rezan Epözdemir’in gözaltı süresi uzatıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan kararla, avukat Rezan Epözdemir’in gözaltı süresi bir gün daha uzatıldı.

Rezan Epözdemir soruşturması: Epözdemir suçu Seçil Erzan dosyasına attı

Rüşvet, terör örgütüne yardım ve casusluk soruşturması sırasında gözaltına alınan Avukat Rezan Epözdemir, hakkında suçlamaların Seçil Erzan davasıyla ilgili olduğunu iddia etti.